“Lisân-ı Hâl İle Vird-i Zebânıdır” Ne Demek?
Merhaba değerli arkadaşlar, bugün sizlerle birlikte uzun zamandır zihnimde dönüp duran, ruhuma dokunan bir ifade üzerinde derin bir yolculuğa çıkmak istiyorum: “Birinci Söz” adlı eserde geçen “bütün mevcûdâtın lisân‑ı hâl ile vird‑i zebânıdır” ifadesi. Evet, kulağa ağır geliyor olabilir — ama gelin, birlikte sadeleştirip içindeki derin anlamı keşfedelim. Erkeklerin stratejik analitik tarafı ile kadınların empatik ilişki odaklı bakışını harmanlayarak; bu ifadenin kökenlerini, günümüzdeki yankılarını ve gelecekteki potansiyel etkilerini bir arada düşünelim.
Kökenler: Ne Zaman, Ne Anlamda Kullanıldı?
Bu ifade, özellikle Bediüzzaman Said Nursî’nin “Birinci Söz” adlı eserinde geçiyor. “Bismillâh her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim, şu mübarek kelime İslâm nişânı olduğu gibi, bütün mevcûdâtın lisân‑ı hâl ile vird‑i zebânıdır.” şeklinde. ([risaleinur.hizmetvakfi.org][1])
Burada üç anahtar kavram var: “lisân‑ı hâl”, “vird‑i zebân”, ve “mevcûdât”.
“Mevcûdât” — var olan, yaratılmış olan her şey anlamında kullanılıyor. ([YENİ ASYA – Gerçekten haber verir][2])
“Lisân‑ı hâl” — konuşan söz dili (kâl lisânı) değil; hâl dili, yani bir varlığın durumu, işi, haliyle konuşması; fiilleriyle, var oluşuyla mesaj vermesi demek. ([Sorularla Risale][3])
“Vird‑i zebân” — dilde (zebân) sürekli tekrar edilen zikir, dua, söz — bir tür dilsel ibadet halidir. ([Risale Online][4])
Bir araya geldiklerinde: “Bütün varlıklar (her şey) hâl lisanıyla (durumlarıyla, var oluşlarıyla) sürekli bir dilsel ibadet (vird‑i zebân) halindedir.” diyor. Yani gökler, yıldızlar, toprak, bitki, hayvan — hepsi bir şekilde “Allah’ın adını anıyor”, “Allah’ın kudretini konuşuyor” gibi metaforik bir ifade.
Erkeklerin analitik tarafıyla bakarsak: Bu ifade, varlığın mühendisliği gibidir — her sistem, her mekanizma, bir düzen içinde çalışıyor ve bu düzen “bismillah” ile başlıyor; yani bir başlangıç kodu var.
Kadınların ilişki odaklı bakışıyla: Her varlık bir hikâye anlatıyor, her hâl bir bağ kuruyor — doğa, insan, evren arasında bir empati köprüsü. Ve hepimiz o köprünün bir parçasıyız.
Günümüzdeki Yansımaları
İşte şimdi modern dünyaya bakıyoruz: şehirler, teknoloji, sosyal medya, doğa — her biri kendi hâl lisanını konuşuyor.
Teknoloji: Bir sunucu sistemi sabah‑akşam çalışıyor; kullanıcı trafiğini karşılıyor. Bu hâl, “bismillah” demek gibi bir şey çünkü kendi içinde bir düzen, bir ilke taşıyor.
Doğa: Kuşların göçü, çiçeklerin açması, yağmurun yağması — bunlar mizacıyla bir dil konuşuyor; hâl lisanı. Bu lisan, biz insanlar tarafından “Tesadüf” diye etiketlense de, metinde ifade edildiği gibi “vird‑i zebân” yoğunluğu içeriyor. ([risaleinurenstitusu.org][5])
Sosyal İlişkiler: Bir kişi yardım ettiğinde, bir başkası zorluk yaşadığında; bu davranışlarıyla konuşuyor — lisân‑ı hâl. Bu da, empatiyle bakıldığında, “ben de varım” diyebilmek, “bu bağları görüyorum” diyebilmek anlamına geliyor.
Erkek bakış açısıyla: Sistemlerin, kurumların, teknolojinin “kuralları” ve “işleyişi” içinde bu ifade bir rehber olabilir — her şey sabit bir “başlangıç” koduna (bismillah gibi) bağlı olabilir.
Kadın bakış açısıyla: İlişkiler, doğa, toplum — her birimiz bu hâl lisanıyla konuşuyoruz ve dinleyen bir göz, duyan bir kulak bu dili anlayabilir.
Geleceğe Potansiyel Etkileri ve Beklentiler
Ve şimdi: Gelecek ne getiriyor? Bu ifade bugün bizlere ne söylüyor ve yarın için nasıl bir vizyon sunuyor?
1. Kültürel yeniden farkındalık: İnsanlar doğayla, teknolojilerle, birbirleriyle olan ilişkilerinde “anlam” arıyor. “Lisân‑ı hâl” ifadesi, bu anlam arayışına bir yön verebilir — sadece konuşulan söz değil, yapılan iş, yaşanan hâl bir mesaj olabilir.
2. Eko‑etik ve sürdürülebilirlik: Mahfuz bir hâl lisanı, “doğaya zarar vermemek” ya da “her şeyin bir değeri vardır” perspektifini destekliyor. Bu ifade, sürdürülebilirlik hareketlerine ruhsal bir temel kazandırabilir.
3. Dijital çağda varoluş sorunu: Teknoloji ile çevrili dünyada, insan “kimlik” ve “anlam” sorunu yaşıyor. Bu ifade, her şeyin kendi hâl lisanıyla konuştuğunu ve bizlerin bunu duyması gerektiğini hatırlatıyor. Bir algoritma, bir sosyal medya akışı bile bir hâl lisanı olabilir.
4. Toplumsal bağların kuvvetlenmesi: İnsanlar arası ilişkilerde “görünür hâl”lerin artmasıyla empati daha ön plâna çıkabilir. Kadınların ilişki‑odaklı bakışı burada devreye giriyor: “Senin hâlin, benim lisanım” diyebilmek.
Erkeklerin stratejik zihniyeti bu vizyonda teknolojiyi, sistemleri, düzeni keşfederken; kadınların insan‑odaklı yaklaşımı bu vizyonda anlamı, ilişkiyi, bağları kuvvetlendiriyor. Böylece gelecek, sadece “ne yaparız?” değil, “nasıl yaparız ve ne için yaparız?” sorularını ön plana çıkarıyor.
Sizin Düşünceleriniz Neler?
Sizce günlük hayatınızda “lisân‑ı hâl” ile konuşturan hangi hâller var?
Teknoloji, doğa, ilişkiler alanında bu ifadeyi nasıl görüyorsunuz?
Gelecek için bu ifadenin sunduğu vizyondan hangi yönler sizi heyecanlandırıyor?
Sizce bir varlık için “vird‑i zebân” olmak ne demek olabilir?
Paylaşın, yorumlarınızla bu sohbeti birlikte zenginleştirelim.
[1]: “Birinci Söz – Risale-i Nur Külliyatı”
[2]: “Bismillah mevcudatın lisanı haliyle vird’i-zebanıdır – YENİ ASYA”
[3]: “\”Bütün mevcudatın lisan-ı hâliyle vird-i zebanıdır.\” Bismillah’ın …”
[4]: “Bütün Mevcudatın Lisanı Haliyle Virdi Zebanıdır – risale.online”
[5]: “Risale-i Nur: Lisan-ı Hâl – Risale-i Nur Enstitüsü – RNE”